27.11.2024 10:01 | Güncelleme Tarihi: 27.11.2024 12:26
Son Günlerde toplum tarafından tanınmış bazı kişilerin sosyal medyanın cazibesi ve tanınırlığına tanınırlık kazandırmak gayretleriyle kişisel alanları ilgilendiren bazı paylaşımlar yaptıklarını görmekteyiz. Bu paylaşımlarla bazen olumlu bazen de olumsuz sonuçları olan bu kişilere dair verilen bilgiler, isimleri, diğer özel yaşam ayrıntıları ile sunulunca kişinin temiz gelecek hakkı engellenebiliyor. Günümüzün en büyük hafızası olan internetin varlığı ile birlikte bazılarımız için dijital dünyada hiçbir şey muhteşem olmayabiliyor. Bir sosyal medya paylaşımı, bir haber makalesi ya da bir yorum, yıllar geçtikçe ortaya çıkabilmektedir. İnsanlar değişir, olgunlaşır, yeni bir kimlik inşa eder; Ancak dijital izlerimiz bu değişimi göz ardı edebilmektedir. Nitekim dijital ortamlarda yaptığımız her şey bir şekilde kaydedilmekte, geçmişimiz dijital izimizle birlikte önümüze çıkmaktadır. Bu durum bazen kişilerin itibarı, özel yaşamları ve hatta konumları için bir tehdit oluşturabilmektedir. İşte bu noktada yasaların en temel özelliği olan kişilerin hak ve hukuklarının korunması saikiyle "unutulma hakkı" hayatımıza girmektedir. İnsanların geçmişte yaptıkları hatalar, artık güncel olmayan bilgiler ya da yanlış anlamalara sebep olan içeriklerin silinmesi hakkı, bir yandan bireysel özgürlükler açısından bir devrim, bir yandan da özgürlük ile erişim hakkı bakış açısıyla geniş bir konu. Unutulma hakkı öncelikle politikacılar, siyasetçiler, devlet adamları açısında çok önemli bir hak olmakla beraber geçmişte yaşadığı, ilişiği bulunan olaylarla anılan vatandaşlar açısından da önem arz etmektedir. Unutulma hakkı aynı yaşam hakkı gibi evrensel nitelikte bir hak olup ülkelerin mevzuatlarında düzenlenmemiş olsa dahi her bireyin bu hakkını kullanmasını devlet sağlamakla sorumludur. Burada devletin pozitif bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 Sayılı kararında unutulma hakkı aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.
Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir..."
Ülkemizde unutulma hakkı, özellikle son yıllarda daha çok tartışılmaya başlanılan konuların başında gelmektedir. Kişisel verileri Koruma Kurulu 2020 yılında unutulma hakkına dair Anayasa'nın özel hayatının gizliliği ve haklarının korunmasıyla elde edilmesiyle ilgili önemli bir karar almıştır. Kurul, ilgili kararda Türk Anayasası ve Avrupa mevzuatları ile kararlara değinilmiş ve Türk vatandaşlarının da bu hakkı kullanabilmeleri açısından kriterler yayınlamıştır. Unutulma hakkına dair sınırın netleşmeme durumu ve kamu yararı arasındaki dengenin belirlenmesi hususunda eksikler mevcuttur. Örneğin, hangi içeriğin unutulma hakkı kapsamına girdiği ve unutulma hakkı kapsamında dijital izlerin silinmesi taleplerinin ne kadar sürede işlenmesi konusunda standartlar henüz tam olarak çalıştırılmamaktadır.
Bir yandan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), elde edilecek kişisel verilerin silinmesi ya da yok edilmesi talebine imkan tanımaktadır. Öte yandan, internet ortamında bu taleplerin hayata geçirilmesi için teknolojik ve hukuki altyapının geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle arama motorları ve sosyal medya platformları gibi küresel dijital platformlarla iş birliği, bu konuda bir araya gelmede ve çözüm oluşturmada önemli bir girişim olarak görülmektedir.
Toplumun Hafızası ve Bireyin Özgürlüğü
Unutulma hakkı, aslında bir hakların varlığı: bireylerin özgürlükleri mi, yoksa toplumların hafızası mı? Toplum, geçmişte ders almak ve hataları tekrarlamak için bir hafızaya ihtiyaç duyar. Ancak bireyler yeni bir başlangıç yapma hakkına sahiptir. Bu dengeyi elde eden, hukuksal sonuçların en zor görevlerinden biri haline gelmiştir.
Unutulma hakkı aynı zamanda bir toplumsal vicdan meselesidir. Kimi insanlar, hatalarından ders almış olsa bile dijital dünyada sürekli yargılanmaya devam ediyor. Bir gencin, yıllar önce bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle kariyerinin tehlikeye atılması, bu hakkın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Öte yandan, kamusal alan etkisi olan kişiler ve olaylar için aynı anlayışlar geçerli mi? Örneğin, halihazırdaki suçları unutmak isteyen bir kişinin talebi ne kadar meşrudur? İşte bu sorular, unutulma hakkının sınırlarını yeniden düşünmeye zorlamaktadır.
Unutulma hakkının sınırlarının iyi belirlenmesi gerekmektedir, bu sınırın tek boyutlu olarak değil hem kamu hem kişiler hem de hakkaniyet ölçeğinde değerlendirmek gerekmektedir. Herkesin unutulma hakkını talep edebiliyor olması ifade özgürlüğü ve kamunun bilgi edinme hakkını zedeleyebilecektir. Unutulma hakkının sınırlarının her somut olayda ayrıca çizilmesi gerekmekle beraber kamuyu ilgilendiren ve bilgi sahibi olunması gereken konularda bireyin menfaatlerinin mi yoksa kamunun menfaatinin mi ön planda olması gerektiğinin takdiri mahkemeler tarafından verilmelidir.
Sonuç olarak; Unutulma hakkı, dijital çağda bireyin kendini savunabilmesi için çok önemli bir araçtır. Ancak bu hak, ifade özgürlüğü ve kamunun bilgi edinme hakkını gözeterek uygulanmalıdır. Gelecekte, bu iki değeri dengede tutabilen sistemler geliştirmek zorunlu olacaktır.
Unutulmaması, yalnızca bireyler için değil, toplumlar için de bir gerekliliktir. Ancak unutmanın, geçmişte ders almayı engellememesi gerekir. Hatırlayarak bilgilerini unutmak, unutturmak dijital çağda ilerlemenin anahtarlarından biri olacaktır.