Vicdanımızın Rotası

Vicdanımızın Rotası - DR. EKREM ASLAN

09.06.2025 14:08 | Güncelleme Tarihi: 09.06.2025 14:08

Bir annenin duası, bir babanın endişesi, bir evladın yola çıkarken ardına bıraktığı cümle…
“Beni böyle yetiştirdiniz; hak bildiğim yolda vicdanımın sesini dinliyorum.”
Bu cümleyi, İsrail donanması tarafından durdurulan Madleen Gemisi'nde bulunan aktivist Yasemin Acar söylüyor. Annesine ve babasına. Onların yüreği ağzında, gözleri ekranda. Kızlarıysa Akdeniz’in ortasında, Gazze’ye doğru yola çıkmış bir umut gemisinin güvertesinde.
 Bu cümle, yalnızca bireysel bir kararın değil; bir neslin, adalet ve merhamet arayışının da ifadesi.
Madleen… İsmi gibi zarif, yükü kadar ağır bir gemi.
Sadece yardım malzemesi değil taşıdığı; yükü aynı zamanda mahcubiyetimiz, suskunluğumuz ve geciken vicdanımız.
Gemide kimler mi var?
Greta Thunberg mesela… İklim krizine karşı sesini yükselten o genç İsveçli.
Rima Hassan… Avrupa Parlamentosu'ndan Gazze'ye ses taşıyan Filistin kökenli vekil.
Liam Cunningham… O ünlü oyuncu, sahne ışıklarını bırakıp adaletin karanlıkta kalan köşelerine ışık tutmaya gelen.
Ve Yasemin… Bizden biri. Bu toprakların vicdanıyla büyümüş bir genç kadın.
Yanlarında gazeteciler, sağlıkçılar, gönüllüler ve dört Sudanlı mülteci var. Onlar da kaderin bir başka cephesinden bu güverteye düşmüş.
Ama İsrail, bu yolculuğun tamamlanmasına izin vermedi.
Bu sabah, Madleen’e uluslararası sularda müdahale edildi. Komandolar, dronelar, iletişim kesintisi… Geminin rotası Gazze'den Ashdod’a zorla çevrildi.
Aktivistler gözaltına alındı, sınır dışı işlemleri başlatıldı. Bu müdahale, sadece fiziksel değil; uluslararası hukuka, insan onuruna ve özgür iradeye yapılan bir müdahaleydi.
Bugün, insani değerleri ve uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalar karşısında pek çok devlet sessiz. Ama bireyler susmuyor. Greta’nın, Rima’nın, Yasemin’in ve diğerlerinin taşıdığı cesaret, bize bir şeyi tekrar hatırlatıyor: Adalet bazen büyük salonlarda değil, küçük bir geminin güvertesinde savunulur.
Madleen’i anlamak, sadece bir yardım girişimini anlamak değildir. Bu, aynı zamanda bir direniş biçimidir. Silahsız ama güçlü; sessiz ama yankılı bir direniş… Filistin halkı sabırla, onurla ve inatla hayatta kalmaya çalışırken, dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar da “biz buradayız” diyor.

Şimdi size soruyorum:
Bir gemide yer almak, bir vicdan hareketinin parçası olmak neden bu kadar korkutucu?
Çünkü bu gemi yalnızca yardım taşımıyordu.
Madleen, dünya kamuoyunun unuttuğu bir gerçeği yüzüne vuruyordu: Gazze’de insanlar , hâlâ ölüyor. İnsanlık ölüyor..
Ve birileri buna sessiz kalmıyor.
Bu yazıyı kaleme alırken düşündüm:
Biz Yasemin’in yerinde olsaydık, cesaret edebilir miydik?
Ve biz çocuklarımıza ne öğütlüyoruz?
Susmayı mı, unutmayı mı, yoksa “bildiğin hak yolda vicdanının sesini dinle”meyi mi?
Yasemin’in cevabı belli:
“Ben de sizin söylediklerinizi hayata geçiriyorum.”
Ne güzel bir ayna tutuyor bize bu söz. Ne kadar unutmuşuz, ne kadar uzaklaşmışız insan kalmaktan.
Madleen Gemisi belki Gazze’ye ulaşamadı. Ama ulaşmak istediği yer zaten bir liman değil, bir bilinçti.
Ve oraya çoktan vardı.
Bazı gemiler kıyıya değil, kalbe yanaşır.
Bazı yolculuklar menzile değil, insanlığa çıkar.
Şimdi, biz neredeyiz?