Şifacının Yolu

Şifacının Yolu - GÖNÜL MENEKŞE

04.11.2025 12:56 | Güncelleme Tarihi: 04.11.2025 12:56

Bir şifacı, doğmaz. O, hayatın içinden yeniden doğar.

Her acının, her kaybın, her kırılışın içinde biraz daha olgunlaşır.
Ve bir gün, kendi yaralarına dokunurken fark eder ki…
Aslında o hep başkalarına değil, önce kendine şifa olmayı öğreniyordur.

Gerçek şifacının yolu, dışarıdan bakıldığında sessizdir.
Ama o sessizlikte fırtınalar kopar.
Karanlıkla dans eder, gölgesine bakar, orada bile sevgiyle kalmayı öğrenir.
Çünkü bilir ki, ışığın gücü ancak karanlığı onurlandırdığında büyür.

Bugün herkes şifadan, enerjiden, dönüşümden söz ediyor.
Ama gerçek şifa; tekniklerden, sertifikalardan, öğretilerden önce gelir.
Gerçek şifa, insan olmanın inceliğini hatırlamaktır.
Bir yüreğe dokunurken kendi yüreğini de hissedebilmek,
Bir başkasının gözyaşında kendi yaralarını da görebilmektir.

Şifacının yolu, gösterişli değildir.
O yol, sade bir yoldur…
Bir annenin duasında, bir dostun tebessümünde,
Bir sabah güneşine bakarken içinden “şükür” demekte gizlidir.

Bazen susar şifacı.
Çünkü bilir ki, sözün bittiği yerde kalp konuşur.
Bazen uzaklaşır, çünkü kalabalıklar iç sesi bastırır.
Ama her dönüşünde biraz daha derindir;
Biraz daha teslim, biraz daha sevgiyle doludur.

Ben, bu yolu yürürken öğrendim ki…
Şifacılık, bir kimlik değil; bir haldir.
Birinin ellerinden ışık değil,
Kalbinden merhamet akıyorsa, işte orada gerçek şifa başlar.

Ve belki de her birimiz, kendi hayatımızın şifacısıyız.
Kendimizi dinlediğimiz, bedenimize sevgiyle dokunduğumuz,
İç sesimizi onurlandırdığımız her an 
O yolu biz de yürümeye başlıyoruz.

Unutma güzel insan,
Şifa bir hedef değil, bir hatırlayıştır.
Kalbine döndüğünde zaten oradasın.