27.09.2024 01:58 | Güncelleme Tarihi: 27.09.2024 12:05
Dünya genelinde çatışmaların, savaşların ve insan hakları ihlallerinin yoğunlaştığı günümüzde, liderlerin uluslararası platformlarda gerçekleştirdiği konuşmaların büyük bir önemi bulunuyor.
Dünya lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, İsrail’in Gazze’deki saldırıları sebebiyle binlerce masum kadın ve çocuğun hayatını kaybetmesini sert bir dille eleştirmesi, hem Türkiye hem de uluslararası toplum açısından önemli mesajlar taşımakta. Bu eleştirinin özünde, dünya barışının sağlanması adına güçlü bir çağrının yattığı aşikardır.
Başkan Erdoğan’ın, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşması, savaşların getirdiği yıkım karşısında insani bir duruş sergilemenin önemini bir kez daha hatırlattı.
Gazze’deki yaşananları lanetliyorum. Ha keza son günlerde İsrail’in Lübnan saldırılarını da lanetliyorum. Çünkü olan masum insanlara oluyor.
İsrail, nasıl ki kendi halkını korumak için savaştığını söylüyorsa, karşısındaki ülkelerin de kendilerini savunmaları doğal değil midir?
Öyle zannediyorum, dünya tarihinde hiç bir savaşta böyle bir zulüm yaşanmamıştır.
Tüm dünya, bu tür trajedilere karşı duyarlı olmalı ve birlik içinde hareket ederek, yalnızca kendisi için değil, tüm insanlık için barışın temellerini atmalı. Unutulmamalıdır ki, kalıcı barışın yolu, önce insanlığa saygı duymaktan geçmekte.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Gazze’de yaşanan insani krize dikkat çekerek, uluslararası toplumun bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiğini vurguladı. Gazze’de yaşananlar, sadece bir bölgeye özgü değil, insanlık durumu açısından da derin bir sorgulamayı beraberinde getirmekte. Özellikle kadınlar ve çocuklar, savaşların en savunmasız ve en fazla kurbanı konumunda olmakta. Bu nedenle, Başkan Erdoğan, tarihi konuşmasıyla tüm dünyayı konuya duyarlı olmaya çağırdı.
İsrail’in Gazze’deki saldırıları, uluslararası hukuk açısından da tartışmalı bir teknikte yürütülüyor. Birleşmiş Milletler’in uluslararası insan hakları sözleşmeleri çerçevesinde gerçekleştirdiği değerlendirmeler, sivillere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Başkan Erdoğan’ın konuşmasında vurguladığı gibi, bu tür eylemler, insanlığın onuruna yapılan ağır bir saldırıya eşdeğerdir. Orduların, sivil halkı hedef alarak gerçekleştirdiği bombardımanlar, sadece fiziksel değil, psikolojik bir terör yaratma amacını da gütmekte. Bu durum, savaşın getirileri karşısında insanlığın ortak bir anlayış geliştirmede başarısız olduğunu gösteriyor.
Dünya barışının sağlanabilmesi için, sadece savaşlar arasında tarafsız kalmak değil, aynı zamanda duruma müdahil olmak ve barışın tesis edilmesi için gerekli adımları atmak gerekiyor. Erdoğan’ın, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yükselttiği ses, bu doğrultuda bir çağrı niteliğindedir. Her kişi, her toplum ve her ülke, savaşların insanlık tarihinde yaratmış olduğu yıkımları göz önünde bulundurarak, barış kültürünü yeşertmeli. Barış, yalnızca silahların susmasıyla değil, insanların gönlünde, zihinlerinde yer edinmesiyle mümkün olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde uluslararası işbirliğinin önemine de değindi. BM gibi uluslararası kuruluşların, barışın tesisinde etkin bir rol oynaması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, üye ülkelerin, diğer ülkelerdeki insan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmaları değil, aktif bir duruş sergilemeleri gerektiği ifade etti. Ne yazık ki, günümüzde bu tür ihlaller karşısında fazlaca kayıtsız kalınmakta ve bazen çıkar hesapları sonucunda göz ardı ediliyor. Ancak, barışın sağlanması ve sürdürülebilir kılınması için bu tür tavırların değişmesi zorunlu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun artık güç gösterisini bir kenara bırakması, tüm savaşlarda olduğu gibi masaya oturup anlaşmaya varması gerekiyor. Yarattığı bu kadar kötü karmaya dur demeli. Çünkü gün gelecek o masum sabilerin, kadınların, insanların ahı tutacak ve belki Hitlerin sonundan daha kötü bir sonla karşı karşıya kalacak.
Dünya ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiği bu günlerde, daha kötüsünü yaşamayı hak etmiyor. Barış gelmeli, tüm dünya çocukları için gelmeli.