21.10.2024 13:22 | Güncelleme Tarihi: 21.10.2024 17:23
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli ile belki de 20 yıl olmuştur, bir yazı kaleme almıştım.
O yazımda, Devlet Bahçeli, akademisyen yönü nedeniyle MHP’nin düzgün olan imajını çok daha iyi yerlere taşıdığını, parti yönetiminde kadınlara daha fazla üst düzey görev verdiğini, alışılmışın dışında güçlü, kararlı ve net bir siyaset izlediğine vurgu yapmıştım.
O günden bugüne, Devlet Bahçeli’nin liderliği ile ilgili söylenecek en önemli söz “başarılı” olduğudur.
MHP, Türkiye’nin özellikle vatanın bölünmez birlik ve bütünlüğü açısından her zaman mihenk taşı olmuştur.
Bu anlamda, çizgisini hiç değiştirmeden 1997 yılından bu yana MHP Genel Başkanlığı görevini sürdüren aynı zamanda Adanalı olan Devlet Beyin, Türkiye için önemli bir siyasetçi olduğu yadsınamaz.
Gelişmekte olan Türkiye’nin daha müreffeh, daha güçlü bir ülke olması için sayın Recep Tayyip Erdoğan, sayın Devlet Bahçeli gerçekten siyaseti millet ve vatan sevgisi, ülkenin çıkarları için yapan değerli birer evlatlarıdır.
“YA SİYASET YA TERÖR YA SİYASET YA SİLAH”
MHP Lideri Devlet Bahçeli, son TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, bu milli duyguların önemini vurgulamakla kalmamış, Türk milletinin varoluşunu tehdit eden düşman kuvvetlere karşı duruşunu da çelikten bir duvar olarak tanımlamıştı.
Konuşmasında hem birlik ve beraberlik vurgusu hem de elini uzatmaya hazır bir lider olan Bahçeli, "ya siyaset ya terör ya siyaset ya silah" demekle siyasetin etik bir zeminde yürütülmesi gerektiğini ifade etmekte. Bu noktada terörün, özgürlüğün ve insan haklarının katili olduğu gerçeği oldukça net bir biçimde ortaya konulmuştu. Bahçeli, terörle müzakerelerin sadece terör örgütlerine yarayacağına dikkat çekerken, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda kardeşliğin pekişmesi gerektiği vurgusunu yaptı.
Devlet Bahçeli konuşmasında yer alan "elimi uzatırım müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım" ifadesi ile, ülkemizin içinde bulunduğu zorlu süreçlerde birlik ve beraberlik mesajının altını çizdi. Toplumun her kesiminin ortak değerlerinde buluşarak, aralarında köprüler kurması gerektiğine dikkat çekerken, bu noktada, çağrısı milli birliğin sağlanmasına yönelik önemli bir müdahale olarak değerlendirilebilir. Türk milletinin tarihsel kökleri derin, kültürel zenginliği ise geniştir; bu nedenle, bu değerler etrafında birleşmek hem geçmişin ruhunu yaşatmak hem de geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemek adına kritik bir önem taşıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk milletinin vatan sevgisini ve bu sevgiden doğan ulusal birlikteliği ön plana çıkarken, bu yalnızca duygusal bir çağrı olmanın ötesinde, Türkiye'nin içinde bulunduğu jeopolitik ve güvenlik sorunlarına yönelik bir tavır ve duruş sergiliyor.
Bahçeli’nin, “DEM Parti'nin aklını başına alması” ifadesi, siyasi aktörlerin terörle mücadele konusunda daha dikkatli olmalarını gerektiği mesajını içeriyor. Bahçeli, söz konusu partinin kendi politikalarını geliştirirken toplumsal değerleri ve milli çıkarları göz önünde bulundurmasının şart olduğunu belirtmişti. Terörle mücadelede her kesimin sorumluluk alması gerektiği vurgusu, Bahçeli’nin konuşmasının temel taşlarındandı.
SİYASET VE TERÖR AYNI KALIBA GİREMEZ
MHP Lideri Bahçeli’nin vurguladığı bir diğer önemli nokta, terörün demokrasinin celladı, özgürlüğün katili ve insan haklarının infazcısı olarak tanımlanması. Bu tanımlamalar, sadece terörü bir tehdit olarak görmekle kalmayıp, aynı zamanda terörizmin demokrasiyi ve toplumsal yapıyı nasıl zedelediğini de gözler önüne sermekte. Bahçeli’nin terör ve siyaset arasındaki ayrımı net bir biçimde ortaya koyması, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında alınması gereken tutumun daha fazla önem taşıdığını göstermekte. Siyaset ile terörün aynı kalıba giremeyeceği, aynı bedende sığamayacağı ifadesi, Bahçeli’nin terörle müzakere etme veya diyalog yolları arama eğilimlerine yönelik bir ihtar niteliğinde.
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle müzakeresi, görüşmesi veya yeni süreçler arayışının, sadece terör örgütünün işine yarayacağını savunarak, Türk siyasi sahnesinde belirli bir tavır alması gerektiğine de dikkat çekmekte. Bu tavır, özellikle terör olayları ve Türkiye’nin etkisi altındaki uluslararası tehditler karşısında oldukça kritik bir konum almakta. Devlet Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda bin yıllık kardeşliğin pekiştirilmesi gerektiğinin altını çizmekte. Bahçeli’nin konuşmasında yer alan çağrısı, Türk milletinin kendi köklerine sahip çıkmasının ve ulusal kimliğini korumasının önemini vurgulamakta.
Bahçeli’nin açıklamaları, Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlarımızın terörle irtibatlandırılmaması gerektiği yönünde. Bu husustaki açıklamaları, toplumsal barışın sağlanmasına yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir. Bahçeli, Kürt kökenli vatandaşlarla bölücü terör örgütü arasında herhangi bir benzerlik olmadığını vurgulayarak, toplumda keskin ayrımların yerine, ortak noktaları ön plana çıkarmakta. Bu durum, Türkiye’nin etnik ve kültürel zenginliklerine müteakip bir anlayış geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koymakta.
Bahçeli, DEM Parti'ye yönelik uyarılarda bulunarak, provokasyona karşı durulması gerektiğini belirtmiş ve Kürt kökenli vatandaşların bu durumu net bir şekilde algıladığını dile getirmişti. Bu aşamada, Türkiye’nin birlik ve beraberlik çabaları, bütün kesimlerin ortak hedefler etrafında toplanmasını teşvik ederken, aynı zamanda terörizme karşı daha etkin bir mücadelenin gerekliliğini ortaya koymakta.
Devlet Bahçeli’nin, Diyarbakır’daki mitinge katılımın az olduğunu vurgulaması, milletin sağduyusunun ve provokasyonlara karşı gösterdiği cesareti göstermekte. Türk milletinin, geçmişte olduğu gibi, bugün de birliğini koruyarak karşılaştığı zorlukları aşmaya hazır olduğunu belirtmesi, geleceğe dair umudu artırmakta.
Ayrıca Bahçeli'nin konuşması, Türk milletinin milli duygularının ne denli güçlü olduğunu ve bu duygularla vatanı korumak için atılacak adımların önemini net bir şekilde ortaya koymakta.
Devlet Bahçeli’nin MHP TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşması, Türk milletinin vatan sevgisi ve ulusal değerlerinin korunması konularında tavrının net olduğunu göstermekte. Terörle mücadeledeki kararlılığı ve toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmeye yönelik çağrıları, Türk siyasetinde önemli bir dönüm noktasını işaret etmekte, bu çabaların toplumsal huzuru ve ulusal birliği pekiştirmesi, Türkiye için hayati bir öneme sahip.