15.10.2025 13:05 | Güncelleme Tarihi: 15.10.2025 13:05
Geçtiğimiz gün ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani Şarm El-Şeyh Barış Zirvesi’nde, Gazze için tarihi bir karar olan savaşın sona ermesinin imzaları atıldı.
Tüm dünya buna çok sevindi.
Maalesef ki yine Netanyahu’nun durmayacağı gerçeğinin hepimiz farkındayız.
Bir soluklanıp, yine çocukları, yine masum insanları yok etmek isteyecek.
İşte bu nedenle Türkiye, Katar ve ABD garantör oldu.

Ve nasıl ki dünyanın her yerinden yürekli insanlar meydanlara döküldü, şimdi de tüm ülkelerin tanıması.
Ve çok geçmeden Filistin’in, Birleşmiş Milletler’e bir an önce üye olması gerekiyor.
Netanyahu’nun, İsrail’in; ne Hristiyanlıkla, ne Müslümanlıkla ne de Budistlikle bir alakaları yok.
Yahudiliğin kendilerini özel bir ırkmış gibi hissettirmesi, 613 maddeden oluşan kutsal metinden sonraki kutsal kitaplar; İncil ve Kur’an-ı Kerim’i de kabul etmedikleri gibi kendileri için büyük öneme sahip Hz. Davut’un yazarı olduğu iddia edilen Zebur’u da yok saymaktalar.
Tarih sayfalarını biraz karıştırdığınızda, Roma İmparatorluğu döneminde başlayan, Orta Çağ’da devam eden ve özellikle 20. yüzyılda Nazi Almanya’sı döneminde Holokost (Yahudi Soykırımı veya HaŞoah) ile doruğa ulaşan antisemitizm ve dışlanma Yahudilerin, dünyanın birçok ülkesine göç etmelerine neden olmuştur.
İşte bu nedenledir ki Siyonizm hareketini başlattılar.
Dünya genelindeki tüm Yahudileri bir araya getirmeye çalışıyorlar.
Dünya genelinde belki de en sevilmeyen, en nefret edilen topluluk olarak anılıyorlar.
Yüzyıllardır yaşadıkları travmanın bedelini masum bebeklerden, çocuklardan, kadınlardan, insanlardan çıkartmaları kabul edilemez.
Neredeyse 50 yıldır Filistin halkına çektirdiğiniz zulmü, elinize bulaşan bebek kanlarını nasıl temizlemeyi düşünüyorsunuz?
Ve Filistin, sana kucak açtı, toprak verdi.
Kötü mü etti, bu kadar hırs, kin, doyumsuzluk ve sevgisizlik sizin sonunuzu getirecektir.
Filistin’de ise o masumlar için güneş yeniden doğacak.
Sadece Filistin’de değil, Suriye’de de harabeye dönmüş hayalet şehirlerin bir an önce çocukların oyun seslerinin, kuş cıvıltılarının yükseldiği şehirlere dönüşmesini ümit ediyorum.

Savaşın yerini barışın almasına en büyük katkıyı sunan başta Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve ABD Başkanı sayın Donald Trump’a, kendi adıma sonsuz teşekkür ediyorum.
Trump, şahsına münhasır bir lider…
Ve diğer Başkanlara da pek benzemiyor.
Dediğim dedik, çaldığım düdük…
Umuyorum ki, ABD Başkan Trump, İsrail Meclisi'ndeki konuşması sırasında Netanyahu'ya hitaben "Artık biraz daha nazik olabilirsin Bibi, çünkü artık savaşta değilsin bebeğim”i sık sık hatırlatır.
Dünyanın barışa ihtiyacı var, huzura ihtiyacı var.
BEYAZ SARAY ÖNÜNDE MUHABİRİN TÜRKİYE İLE İLGİLİ ÇİRKİN SÖZLERİ…
Washington’daki Beyaz Saray’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Trump’ı oval ofisinde ziyareti ve sonrasında yaygın bir televizyonun muhabirinin Türkiye ile ilgili çok çirkin sözleri…
Bir televizyon muhabiri kameranın açık olup olmadığını bilmez mi, biz de televizyonculuk yapıyoruz.
Konuşmasının en irrite edici kısmı da Hakan Fidan, Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak kısmı…
Oval ofiste bulunan bir tek Hakan Fidan var.
O kadar konuşulacak dünya meselesi varken, üç ismi sözde kapalı kameraya konuşması çok manidar.
Nitekim o ofiste Trump’a barış için devreye girmesi, Gazze’de ateşkesin ilan edilmesinin konuşulduğu bir gerçek.
Ve Gazze’de ateşkes sağlandı.
Ne olursan ol, ister gazeteci ol, doktor ol, mühendis ol, siyasetçi ol…
Ne olursan ol, gidip de kendi ülkeni hiç kimseye karalama, aşağılatma…
Senin beğenmediğin Türkiye, çok güçlü bir devlet ve gücüne güç katmaya da devam edecek.
Türkiye artık oyun kurucu.
Silkelen ve kendine gel.