13.10.2025 10:55 | Güncelleme Tarihi: 13.10.2025 10:55
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 19 Ekim’de Cumhurbaşkanını seçecek.
Ulusal Birlik Partisi, Yeniden Doğuş Partisi ve Demokrat Parti’nin desteklediği Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, 2 devletli çözümü, tam bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni savunurken,
Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Tufan Erhürman ise, TSK ve diğer silahlı güçlerden arındırılmış Birleşik Federal Kıbrıs vaadiyle Kıbrıs halkından oy istiyor.
Öncelikle Tufan Erhürman’ın bu vaadi, yıllar önce Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı döneminde de halkın önüne getirilmiş ve hiç bir sonuç alınamamış. Erhürman ve ekibi, oy isterken, "1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Adaya yerleşen Türkiye’nin çeşitli illerinden giden kardeşlerimize özellikle de genç kardeşlerimize seçilir seçilmez sizi Avrupa Birliği vatandaşı olmanızın önü açılacak." gibi vaatlerde bulunuyor.
Şimdi vaatte bulunduğu gençlerin, Erhürman’ın vaadinin doğruluğunu anlamak için Ledra Palace’a gidip Rum tarafına KKTC kimliğiyle geçiş yapıp, başvuru yapsınlar. Nasıl bir tavırla karşılaşacaklarını göreceklerdir.
Avrupa Birliğine alınan Güney Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs’la federasyonu kabul edecek mi?
İşgalci dediği Kıbrıs Türk halkıyla hakikaten haklar tanıyacak mı?
Tufan Erhürman’ın seçim propagandası arasındaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin de adadan gitmesini istemesi, Rum hükümetinin sözcülüğünü yapması seçildiği takdirde Türkiye ile ilişkilerinin ne kadar iyi olacağı, “görünen köy kılavuz istemez” dedirtiyor.
İki milletin yaşadığı Adada Rumların, yakın geçmişimizdeki tarihi olan Türklere zulmü ne de çabuk unutuldu?
Biz de bir kez daha hatırlatmak adına MetroTÜRK TV olarak Hafızalar: Kıbrıs Türklerinin Unutmadıkları ile ilgili belgesel dizisi hazırladık.
Bu kadar yakın bir geçmişte yaşanan ve tanık olanların hala hayatta olduğu bir Kıbrıs meselesinden bahsediyoruz.
Türkiye’nin olmadığı bir masada da çözülebilecek bir sorun değil. Ha keza Güney Kıbrıs’ın garantörü Yunanistan ve İngiltere’nin de.
*
Erhürman’a bir başka eleştirim de, İskele bölgesinde İsraillilere satılan topraklar, mülkleri unutup, İsrail’in geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs’a demir kubbe yani taşınabilir hava savunma sistemini satmasını göre göre TSK ve silahlı güçlerden arındırılmasını istemesi ciddi anlamda kafaları karıştırıyor.
Ayrıca yine İskele bölgesinde bir şirkete ait satılık ve kiralık dairelerin yayınlandığı Avusturya’da yayınlanan reklamlarda İskele/İsrail yazılması durumun da vahametini göstermekte.
Erhürman ve ekibinin ise, 1960’a geri dönüleceğini düşünmeleri sükûtu hayal.
*
Rum yönetimi kilisenin emrinden çıkamaz. Kilise ne derse odur. Kilise de Türkleri Kıbrıs’ta istemiyor.
Bunu da hatırlayın!
Annan Planında bizzat gördük.
Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Annan Planı gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları 10 ayda bir Türkler ve Rumlar arasında el değişecekti.
Nisan 2004'te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlarla oylamaya sunulan plan, Türk tarafından yüzde 64,91 oranında kabul gördüğü hâlde Rum oylarının yüzde 75,38'i ret şeklinde olduğundan hayata geçirilememişti.
Biraz önce de belirttiğim gibi Kilise, Türkleri adada istemiyor.
1960 öncesi ve sonrası Başpiskopos ve Cumhurbaşkanı Makarios, Türkleri adadan yavaş yavaş başka ülkelere göçünü kolaylaştırıp, biletlerini dahi alıp Türk nüfusunu sessiz ve derinden azalttığını Kuzey Kıbrıs Türk halkı çok iyi biliyor.
Şu anda “yok bunu seviyorum, yok diğerini sevmiyorum”ları bir kenara bırakıp Kıbrıs meselesinin federasyon kurularak çözülemeyeceğinin farkına varmaları gerekir.
*
Mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm yani KKTC’nin de tam bağımsız bir ülke olarak ayaklarının üzerinde durmasını savunması, Türk Mukavemet Teşkilatı ve o günleri unutmayan Kıbrıs Türkünün de desteği bu yönde.
Türkiye’nin de Ersin Tatar’a destek vermesinin en önemli nedenlerinden biri.
Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Ersin Tatar’ın, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile de uyum ve işbirliği içerisinde hareket etmesinin yanı sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanması için verdiği mücadele, hiç üşenmeden tüm dünyada KKTC’yi anlattı, temaslar kurdu.
Tabi bütün bunları yaparken KKTC’nin tanınırlığı kadar ticaretinin de turizminin de dolayısıyla ekonomisinin büyümesi için de büyük uğraşlar verdiğine bu 5 yıl içerisinde tanık olduk.
Kuzey Kıbrıs Türk halkı, 19 Ekim'de kendi geleceğini belirleyecek.
Şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun.