21.07.2023 11:50 | Güncelleme Tarihi: 21.07.2023 11:50
Bugün 2002 yılında AK Parti gençlik kollarında birlikte görev yaptığım bir dostumla karşılaştım. Doğrusu uzun zamandır yollarımız kesişmemişti. En son kendisini gördüğümde bendeniz Yeni Şafak Gazetesi Adana Bölge Temsilcisi olarak görev yapıyordum. Aradan yıllar geçti. Vefakâr, cefakâr bir AK Partili'den bahsediyorum.
Biraz geçmiş biraz bu gün derken sohbet koyulaştı.
Dedim ki;
- Seçimde AK Parti'nin Adana'da aldığı oy oranını nasıl değerlendiriyorsun?
- Kötü. Milletvekili seçiminde alınan sonuçlar çok kötü. Reis zaten kendi başına sırtlamış gidiyor. Teşkilatlar yük değil, yükü alan olmalıydı. Adana merkez ve özellikle kuzey ilçelerindeki oy düşüşü fena!
- Neye bağlıyorsun bunu?
- “Diyorlar ki AK Parti hep kendinden olanı tercih ediyor”
Yalan!
Aksine bazıları üvey evlat muamelesi yapıyor. Hatırlı kişiler her gün kendilerine küfredenlere referans oluyor. Bunlar girdikleri yerde memnuniyetsizlik artsın diye vatandaşa zulüm ediyor. Halktan kopuk, kendi tabanından kopuk, parti için değil, kendi küçük dünyası için çalışan yönetici/ler ve onların görev verdiği il ilçe teşkilatlardır oy düşüşünün sebebi. Parti'nin kuruluşundan bu yana görev yapmış il, ilçe, belde, mahalle yöneticilerini bir araya toplayıp onları motive eden var mı? Ayda yılda bir kez toplayıp dağılmak değildir kastettiğim. Bu kitleyi samimi duygularla hatırlamaktır önemli olan. Bu kitle aynı aynı zamanda partinin hafızasıdır. Bu hafızayı değerlendirip sahaya indirdiğinizde Adana'yı hallaç pamuğu gibi atarsınız. Ama bu söylediğim zor iş. Gönül almak, gönle girmek her babayiğidin harcı değildir. 'Aman şimdi geçmişin nazını mı çekeceğim? Çekemem ben!' diyen burnu bir karış havada gezenlerin başarısızlığı mukadderdir. Olan budur.
- Çözüm?
- Çok basit. Mal varlığını arttırmak için değil aksine varını yoğunu başarı için seferber edecek dava adamına ihtiyaç var. İl başkanlığı için temayül yoklaması yapılmış. Aday listesini gördüm. Listede dava adamları da var özel toplantılarda Reise küfredenler de. Maharet dava adamlarını o listeden seçip Reis'in önüne koyabilmekte.
- Umutlu musun?
- Elbette umutluyum. Umutsuzluk haramdır inancımıza göre. Kadir-i Mutlak'a iman etmişiz. O değil mi ki kuyudaki Yusuf'u Mısır'a sultan eden? Dün olmadı bugün olmayacağı anlamına gelmez. Bugün olmaz ise yarın olmayacağı anlamına gelmez. Merak etme! Mevla'm neylerse güzel eyler!
- Bunları yazabilir miyim?
- Yaz elbette! Yaz ki duysun duymayanlar, görsün görmeyenler. Ne diyordu Cengiz Kurtoğlu?
Duyanlara duymayanlara, Soranlara sormayanlara, biz onu seviyoruz çok, Seviyoruz seviyoruz...